Sosyal Medya İçin Mi Yaşıyoruz?

Günümüzde insanlar sosyal medyayı vazgeçilmez bir duruma sokmaya başladı. Attıkları her adımı, yedikleri her yiyeceği, içtikleri her içeceği, kısacası her şeyi sosyal medya hesaplarına yükler oldular. Peki neden böyle bir şeye gerek duyuyorlar? Tatmin olmak için mi? Çevresini tatmin etmek için mi? Bu duruma alıştıkları için mi?




  Size küçük bir hikaye ile sosyal medya hakkında rahatsız olduğum bir durumu dile getireceğim.



Geçen Cumartesi günü erkek arkadaşımla bir sergiye gittik. Benim isteğim ve hevesim doğrultusunda gittiğimiz sergiden memnun dönemedik. Nedeni de pek sergiye benzememesiydi. Ben coşkulu bir şekilde ‘’Ayı göreceğim, aya yakın olacağım. Nasıl olacak bilmiyorum ama İnternet’te bunun ne kadar güzel olabileceğini göstermişler’’ tarzında bir edayla dolaşıyordum. Neyse gittik, gördük, görmez olaydık. Sergide ayın nerede olduğunu aradık iki saat. Önümüzde duran karton yığınına benzer maddeyi görememişiz meğer. O kadar hevesle gittiğimiz sergi bizim için fiyaskodan da öteydi. Sadece o karton yığınına benzer maddede değil gördüğümüz, üzerine bir de o maddenin etrafına, yanına, önüne geçmiş insanların yaptıkları şeyleri de gördük. Pizza kulesine ellerini dayadıkları misal, hepsi ellerini havaya kaldırmış, adeta dua eder, taparcasına ayla beraber saçma sapan poz vermeye başladılar. Ama neden? Ne gereği vardı? Zaten gördüğümüz şey o kadar amaçsız yapılmış ki, bizimle dalga geçtiklerini düşündük. Ki çok güzel geçtiler de. Alın kardeşim siz bunu hak ediyorsunuz şeklinde yüzümüze çarptılar adeta sergiyi. İnternet’te gördüğüm ile hiçbir alakası olmayan bir sergiydi bizim için. Yurt dışı ayağında eminim daha özenli ve güzel şekilde yapılıyordur.




Ücretsiz olması da tabi sergiye gösterile ilgiyi arttırdı. Ücretli olsa insanlar gelmek için o kadar uğraşmazlar. O parayla kahve alırlar ve fotoğrafını çekip sosyal medya hesaplarında paylaşırlar. Ama insanlara yer ve mekan da fark etmiyor artık. Ne görürlerse ‘’Evet sosyal medyaya atmalıyım’’ diye bir dürtüyle başlıyorlar paylaşmaya. O an ne hissediyorsan arkadaşına anlat mesela ya da kenara yaz, hadi onu da yapmak gelmiyorsa içinden fotoğrafını çek serginin hatıra olarak kalsın. Ama hayır sosyal medyada paylaşılacak mutlaka. Neden? İnsanlara ‘’Ben sergiye gidiyorum, ben elit bir insanım’’ imajı verebilmek için. Popülerliğini, beğenisini arttırmak için. İnsanlar tarafından pohpohlanmak için. Orada ne gördüğün, neyi hissettiğinin bir önemi olmadan sadece fotoğraf çekmek yorucu değil mi? Ben yoruluyorum, poz veremiyorum bazen. Doğal davranıyorum ama illaki onu sosyal medyada paylaşacağım demiyorum. Beni görmeleri insanlara herhangi bir şey katmayacak ki.





 O sergiye gerçek anlamıyla ruhumuzu dindirmek ve güzel şeyler hissetmek için gittik. Ama saçmalıktan başka bir duygu tadamadan geri döndük. Sergileri de çok seven bir insanım halbuki. Bir tutam sosyal medya süsleri yüzünden ve serginin saçma olmasından ötürü yaşamak istediğimiz zevki de darmaduman ettiler. Biz bu olanlara gülüp geçmek zorunda kaldık, hatta bir dahaki sergi nerede, ne zaman diye olan durumla dalga geçmek zorunda bırakıldık. Halbuki bunu hevesle ve arzu ile dile getirsek ne mutlu dönerdik. Ama hem sergi hem de sosyal medya bize bütün gerçekleri görmemiz için bir yol oldu. Tüm bu olanlardan sonra tek düşündüğüm bizim gibi düşünüp hayal kırıklığına uğrayan insanlar oldu mu acaba? Hala umut var mı ya da bir şeyler değişir mi?
Resim Kaynakları: https://www.pinterest.ru/pin/94716398400660725/
https://www.pinterest.ru/pin/825495806677114034/

Yorumlar

Popüler Yayınlar