Bir Şahsiyetler Bürosu (Şahsiyet Dizisi İle İlgili Bildiklerim ve Size Anlatacaklarım) Spoiler!!



Şahsiyet dün gece bitti, ben de bittim. Yavaş ve tadını doya doya aldığım bir dizi oldu. Hakan Günday'ın farklı kaleminden, Onur Saylak'ın ilgi çekici perdesine aktarımı müthiş oldum. Yeni izlediğime üzüldüm açıkçası. Hali hazırda Haluk Bilginer buradaki Agah Beyoğlu karakteri ile Emmy'e aday da gösterilmişken önce size ondan bahsedeyim.

Agah Beyoğlu eşini kaybetmiş, emekli ve kedisi Münir ile yaşayan bir adamdı filmin başında. Zuhal ve Deva (torunu) Almanya'da yaşadıkları için aslında onların yokluğuna alışkın. Fakat yine de bir yalnızlık çekmiyor değil. Doktora gidiyor, Alzeimer teşhisi konuluyor. Derken Agah'ın aklına yıllar önce çok yapmak istediği fakat bir türlü cesaret edemediği bir işi yapmak ister. Alzeimer sayesinde yapar bunu.
Nevra Elmas birçok işten çıkıp kendisini polis olmaya adamış bir kadın. Annesinden ayrı, babası ölmüş ve doğduğu yeri terk etmiştir. Bu terk ediş doğduğu yer ile ilgili her şeyi unutturur. Her şeyi siler kafasından. İyi bir insan olmak için çabalar fakat etrafındakiler buna çok da izin vermeyecektir.
Öncelikle dizide kendi gözlemlediğim bazı şeyleri söyleyeyim sizlere. Deva, Türkiye'ye döner annesi ile. Bir okula yazılır ve bir kız ile tanışır. Kız sessiz sakindir ve bir çocuğun ağır hakaretine uğrar Deva'nın yanında. Deva da kızdan hoşlandığı için Türkiye'deki hayatı artık onunla geçecektir. Buraya devam edeceğim tekrar, önce ana olayımızdan bahsedeyim.

Agah Beyoğlu emekli adliye memuru dizide. Ve yıllar önce kendisine bir defter getiriyor yaşlı bir kadın. Bu defteri okuyamayan kadın Agah'tan yardım istiyor. Defterde yazılanları savcılığa kadar çıkarıyor Agah ama maalesef ilgilenmiyor kimse. Agah yıllarca bu defterde yazılanları kendisine yük olarak görüyor. Ne yapacağını , işi nasıl çözeceğini bilmiyor. Bir de defter sahibi kız da zaten intihar etti diye düşünüp bundan sonra bir şey yapsam da fark etmez şeklinde bir yargıya varıyor. Belki daha önce çözebilse işler iyiye gidecek ama.
Defterde Reyhan adında bir çocuğun neler yaşadığı anlatılıyor. Reyhan Kambura denilen yerde yaşıyor ve o zamanlar sevgilisi var. Bu çocuk köyün büyük abilerinde birine sürekli olarak hesap veriyor. Reyhan dahil tabi. Bu abinin adı Cemil. Cemil kızdan iğrenç bir şekilde yararlanmak isteyince Nevra'yı görüyor. Bu sefer bu iğrenç şeyi Nevra'ya yapıyor. Nevra o gün annesi ile İstanbul'a taşındığı için olan biten her şeyi unutuyor. Kambura ile ilgili her şeyi. Ve Reyhan'a köydeki erkeklerden yaklaşık 37 kişi tecavüz ediyor. Bu acıya dayanamayan Reyhan ise intihar ediyor. Defterde de, yardım istediği tek insan Nevra. Çünkü her şeyi Nevra'ya anlatmış ve ona güvenmiştir Reyhan. Derken Agah Beyoğlu hastalığını öğreniyor ve bu iğrenç insanların hepsinin ölmesi gerektiğini düşünüyor. Zaten diyor ben hastayım, unutacağım. Önceden yapamadığım şeyi şimdi yapacağım.

Agah Beyoğlu kurduğu plan ve program ile Reyhan'a kötülük eden tüm insanları tek tek öldürüyor ve her birinin alnına defterdeki yazıları yapıştırıyor. Nevra polisin dikkatini çekmek için. Onun hayatını kurtarmak için çaba sarf ediyor. Sonunda Nevra Cemil'i ve geri kalan tüm pislikleri kendi elleri ile öldürüyor.

Burada Ateş adında gazeteci var Nevra'nın sevgilisi. Cemil yüzünden ölüyor. Nevra, Ateş'in hayatını değiştirmiş, ondan bir çocuk doğurmuştur.

Firuz ve Sefa Nevra'nın polis arkadaşları. Firuz yaşadığı bir olay yüzünden tüm kadınlara öfkeli, özellikle de Nevra'ya. Agah'ı yakalıyor fakat çocuğunun katili olan Cemil'in ölmesini istiyor. Bunu da Agah'tan istiyor ve o şart ile serbest bırakıyor.
Deva'ya ve kız arkadaşına gelirsek, onlar bu seri katil olaylarından en çok etkilenen kesim oldu dizide. Köpek Öldüren adını verdikleri bir site açıyorlar ve kendi yaratmış oldukları saçmalıkları burada yaşıyorlar. Bir nevi özgür oldukları platform. Hazır sevmedikleri insanları öldüren bir adam var, rahat olalım diyorlar. Dizinin bu kısımlarında aklıma Nerve filmi geldi. Sitede kim ölsün diye anket yapıyor ve o kişi zaten Agah tarafından ölüyor. Ve Jean Leon Gerome'nin Gladyatör tablosunda, yerde yatan ve çaresizce ölmeyi bekleyen bir gladyatör var. İnsanlar onun ölmesi için ellerini aşağıya doğru indiriyorlar, ki bu öldür anlamına geliyor. İnsanlar o zamanlardan beri başka insanların ölmesine izin verip, karışabiliyorlar. Şu anda bile YouTube'da bir şeyi beğendiğimizde veya beğenmediğimizde tıkladığımız butonlar insanların hayatlarını etkiliyor. Bu tarz bir konuşma geçiyor dizide ve o kadar doğruki.

Ve anlatılan her şey oldukça doğru. Sadece izlemenizi ve gözlem yapmanızı isterim. Başka söylenecek çok şey olsa da geri kalan sizde.

Yorumlar

Popüler Yayınlar