Siz De Bir Alışverişkolik Misiniz?
Bir Alışverişkoliğin İtirafları filminden bahsedeceğim bugün sizlere. Herhalde 15 kez izlemişimdir. Gerçekten çok seviyorum filmi. Nedeni filmin görsel şovu çok iyi, oyuncuları çok iyi, anlattığı konu da herkesin ve özellikle de benim ilgimi çekecek türden. Ee daha ne olsun?
Filmin başrollerinde Isla Fisher ve Hugh Dancy oynuyor. Tabi diğer oyuncular da yadsınamaz derecede iyiler. Imdb puanı: 5.9. Evet belki biraz düşük bir puan fakat film çerezlik olduğu için bu puanı aldığını düşünüyorum. Sophie Kinsela'nın aynı adlı romanından uyarlama bir film. 2009 yılında çekilmiş.
Konusu
Rebecca kredi kartı borçlarını ödemek için kendisine iş arar. Tek yaptığı şey çılgınca alışveriş yapmaktır. İş görüşmesine gider ve finans şirketinde gazeteci ya da editör demek daha doğru olur, çalışmaya başlar. Öncelikle işe girerken rakamlardan anladığını söyleyerek yalan konuşur. Patronu Luke onu bu yanıltmalar olsa da işe alır. Rebecca aslında sayılardan çok da anlamamaktadır. Onun anladığı tek şey alışveriştir, modadır. Alışveriş tutkusu git gide artmakta ama Rebecca harcama yapmamak için kendisini tutmaya çalışmaktadır. Evin kirasını ödeyemez. Ev sahibi sürekli olarak onu rahatsız ediyor ve borcunu ödemesini istiyor. Rebecce ondan ne kadar kaçsa da hep bir şekilde yolları kesişiyor. Rebecca işinde iyi olmak için bir butikte gördüğü yeşil eşarbı alıyor, onunla ilgili bir yazı yazıyor. Yazı çok beğenilince mutlu oluyor ve zamanla alışverişe olan tutkusunu da yenmeye çalışıyor. Tüm kıyafetlerini satıyor ve kazandığı para ile Derek Smeath'e olan borcunu ödüyor. Tüm bunlar Luke sayesinde oluyor. Çünkü Rebecca Luke'a aşık oluyor. Alışveriş dışında sevdiği, hoşlandığı birisi oluyor adeta. Luke 'da bu deli dolu kadına aşık olamadan duramıyor tabi. Ve mutlu son. Rebecca hem kredi kartı borçlarını ödüyor hem de hayatı boyunca yanında olabilecek adam ile tanışıyor.
Filmde göze çarpan çok fazla öğe olmasına rağmen ben belirli yerleri sizlere anlatacağım. Öncelikle hemen hemen her kadında yaşanan alışveriş tutkusu paran olmasa dair harcamaya iten en büyük etmen olarak gösteriliyor. Tüketim hastalığı. Günümüzde de öyle değil mi? zaten. Herkes fakiri, zengini borcu olmasına rağmen harcama yapmıyor mu? Yapıyor. Kredi kartlarına borç yapıyorlar ama yine de o gördüklerinde dayanamadıkları elbiseyi ya da koltuğu alıyorlar. Bu hastalıktan başka bir şey değil. Atladığım bir kısım daha var. Alışverişkolikler için bir topluluk var. Rebecca ona katılıyor. Orada insanlar alışveriş yapmayı bırakmak için birbirleri ile sohbet edip, bırakmaları için çaba harcıyorlar. Komiktir ki topluluğun başkanı olan kadın Rebecca'nın elinde gördüğü poşetleri bırakması söylemesine rağmen, kadının arabasından tonla alışveriş poşeti çıkıyor. Yani daha kadın tutkusunu yenememişken insanlara bunu anlatmaya çalışıyor.
Ve yine filmin sonlarına doğru tüm eşyalarını satan Rebecca'nın yanılmıyorsam yeşil eşarbını satarken kadınlar birbirine giriyorlar. Ama alan kadınlardan birini Luke tutuyor ve satmasını istemediği yeşil eşarbı Rebecca'ya geri veriyor. İşte aşk diyeceğiniz sahnelerden biri bence burası.
Genellikle bu tarz filmlerde ortaya çıkan bir sahne daha var. İndirim yapılan bir alışveriş merkezinde herkesin birbirine saldırarak istediği kıyafeti alması. Rebecca gördüğü çizmeleri kavga ederek alıyor. Eve geldiğinde çizmelere bakıp, yani bunun için mi kavga ediyorum? ne olacak şimdi? aldım da ne oldu? dercesine bir bakış atıyor.
Sokakta gördüğü vitrinlere aşkla bakıyor. Gerçekten bu şekilde tanıdığım insanlar çok fazla var. Ben öyle değilim ben almıyorum bakıyorum sadece. Az alsam da çok aldığımı düşünüyorum ya neyse.
Film çok eğlenceli ve gerçekler ile dolu. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.
Filmin başrollerinde Isla Fisher ve Hugh Dancy oynuyor. Tabi diğer oyuncular da yadsınamaz derecede iyiler. Imdb puanı: 5.9. Evet belki biraz düşük bir puan fakat film çerezlik olduğu için bu puanı aldığını düşünüyorum. Sophie Kinsela'nın aynı adlı romanından uyarlama bir film. 2009 yılında çekilmiş.
Konusu
Rebecca kredi kartı borçlarını ödemek için kendisine iş arar. Tek yaptığı şey çılgınca alışveriş yapmaktır. İş görüşmesine gider ve finans şirketinde gazeteci ya da editör demek daha doğru olur, çalışmaya başlar. Öncelikle işe girerken rakamlardan anladığını söyleyerek yalan konuşur. Patronu Luke onu bu yanıltmalar olsa da işe alır. Rebecca aslında sayılardan çok da anlamamaktadır. Onun anladığı tek şey alışveriştir, modadır. Alışveriş tutkusu git gide artmakta ama Rebecca harcama yapmamak için kendisini tutmaya çalışmaktadır. Evin kirasını ödeyemez. Ev sahibi sürekli olarak onu rahatsız ediyor ve borcunu ödemesini istiyor. Rebecce ondan ne kadar kaçsa da hep bir şekilde yolları kesişiyor. Rebecca işinde iyi olmak için bir butikte gördüğü yeşil eşarbı alıyor, onunla ilgili bir yazı yazıyor. Yazı çok beğenilince mutlu oluyor ve zamanla alışverişe olan tutkusunu da yenmeye çalışıyor. Tüm kıyafetlerini satıyor ve kazandığı para ile Derek Smeath'e olan borcunu ödüyor. Tüm bunlar Luke sayesinde oluyor. Çünkü Rebecca Luke'a aşık oluyor. Alışveriş dışında sevdiği, hoşlandığı birisi oluyor adeta. Luke 'da bu deli dolu kadına aşık olamadan duramıyor tabi. Ve mutlu son. Rebecca hem kredi kartı borçlarını ödüyor hem de hayatı boyunca yanında olabilecek adam ile tanışıyor.
Filmde göze çarpan çok fazla öğe olmasına rağmen ben belirli yerleri sizlere anlatacağım. Öncelikle hemen hemen her kadında yaşanan alışveriş tutkusu paran olmasa dair harcamaya iten en büyük etmen olarak gösteriliyor. Tüketim hastalığı. Günümüzde de öyle değil mi? zaten. Herkes fakiri, zengini borcu olmasına rağmen harcama yapmıyor mu? Yapıyor. Kredi kartlarına borç yapıyorlar ama yine de o gördüklerinde dayanamadıkları elbiseyi ya da koltuğu alıyorlar. Bu hastalıktan başka bir şey değil. Atladığım bir kısım daha var. Alışverişkolikler için bir topluluk var. Rebecca ona katılıyor. Orada insanlar alışveriş yapmayı bırakmak için birbirleri ile sohbet edip, bırakmaları için çaba harcıyorlar. Komiktir ki topluluğun başkanı olan kadın Rebecca'nın elinde gördüğü poşetleri bırakması söylemesine rağmen, kadının arabasından tonla alışveriş poşeti çıkıyor. Yani daha kadın tutkusunu yenememişken insanlara bunu anlatmaya çalışıyor.
Ve yine filmin sonlarına doğru tüm eşyalarını satan Rebecca'nın yanılmıyorsam yeşil eşarbını satarken kadınlar birbirine giriyorlar. Ama alan kadınlardan birini Luke tutuyor ve satmasını istemediği yeşil eşarbı Rebecca'ya geri veriyor. İşte aşk diyeceğiniz sahnelerden biri bence burası.
Genellikle bu tarz filmlerde ortaya çıkan bir sahne daha var. İndirim yapılan bir alışveriş merkezinde herkesin birbirine saldırarak istediği kıyafeti alması. Rebecca gördüğü çizmeleri kavga ederek alıyor. Eve geldiğinde çizmelere bakıp, yani bunun için mi kavga ediyorum? ne olacak şimdi? aldım da ne oldu? dercesine bir bakış atıyor.
Sokakta gördüğü vitrinlere aşkla bakıyor. Gerçekten bu şekilde tanıdığım insanlar çok fazla var. Ben öyle değilim ben almıyorum bakıyorum sadece. Az alsam da çok aldığımı düşünüyorum ya neyse.
Film çok eğlenceli ve gerçekler ile dolu. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder