Ateş Böceği Görmemiş Gibi Yaşıyoruz Bu Hayatı

 Ateş böcekleri sadece yaz ve bahar aylarında görebildiğimiz bir hayvan türüdür. Kısa süre de olsa ışık saçar. İnsanlar yanına yaklaşınca da ışıkları söner. Bu hayatımızda belki de çok nadir görebileceğimiz böcek türlerinden biridir. 



İşte insanın hayatı da ateş böceklerini görmek gibidir. Nadiren güzel şeyler yaşarız ya da çok şaşırtıcı ve çok güzel şeyler insanın başına nadiren gelir. En yakın arkadaş, ailen, eşin bunlar hayatındaki en değerli insanlardır. Belki annen, belki kardeşin, belki de baban. Onlar hayatınız boyunca güvendiğiniz tek insandır. Sadece ona paylaştığınız şeyler vardır. Onsuz ne yapacağınızı bilemezsiniz. Filmdeki karakterimiz Gülseren'in de hayatına böyle bir kaç kişi giriyor. Evinin etrafında ateş böcekleri görüyor, onlarla konuşuyor. Onları hayatının bir parçası olarak görüyor. Herkes onun deli olduğunu düşünüyor. Çünkü etrafındaki herkesten oldukça farklı, okumakta gözü olmayan ama evlilikte de olmayan, işi gücü eğlence olan biri olarak görülüyor. Ama aslında oldukça farklı bir aklı, tertemiz bir kalbi var. Hayatı eğlence olarak görüyor ama değer verdiklerini de unutmuyor. Onlarla geçirdiği anıları unutmuyor. Ateş böcekleri ona umut ve heyecan katıyor. Onlarsız hayatın mümkün olmayacağını düşünüyor. En değer verdiği kişi olan babası ona ne yaparsa yapsın destek veriyor. Onu hor görmüyor. Annesi tam tersine hayatı boyunca şikayet eden bir kadın. Yaptığı , yapılan her şeyden şikayet ediyor. Gülseren'e böyle olduğu için sürekli kızıyor. Hayatı bir amaç değil de araç gibi kullanıyor Gülseren. Nereden ne zevk alsam diye düşünüyor. Mutsuz olduğunda ateş böceklerine sarılıyor. Onların parlaklığı ona yeniden hayat veriyor. 



Yani biz hep hayatımızda görmek istediklerimizi görebiliriz ama buna izin vermeden yaşıyoruz. Hayatımız kısa ve nasıl olacağını bilmiyoruz. Ama yönlendirme şansımız varken bunu hep kaçırıyoruz. Şikayet etmeyi seçiyoruz. Çözüm bulmayı değil. Ya da mutsuzluklarımızın, acılarımızın arkasına saklanıp hep böyle olacak hayatımız diyoruz. Halbuki iyi olan şeyleri görsek, böyle olacak işte hayatımız hep desek, daha mutlu olamaz mıyız? Önümüzdeki her çukuru doldurmaya çalışmaktansa, çukurdan atlamayı denesek ya da kenarından geçip gitsek olmaz mı? Kusurlarımızla daha da kusur bulacağımıza, onlarla da yaşamayı bilsek daha iyi değil mi? İşte Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü? filmi de böyle hissettirdi bana. Hayatta kader de olsa, biz kendi seçimlerimizle yaşıyoruz. Ölüm bizim hayatımızdan dışlayabileceğimiz bir şey değil ama bir ateş böceği görerek de bunu atlatabiliriz. Nasıl yaşayacağımızı, nasıl yaşamak isteyeceğimizi biz seçebiliriz. Mutlu olmayı da üzülmeyi de biz seçiyoruz. Hırslı olmayı da, umursamazlığı da biz seçiyoruz. O yüzden bırakalım da ateş böceklerini görmeye izin verelim. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar