Adalar'a Yolumuz Düşer İse : Rota 1: Burgazada

Sizlere Burgazada’yı tanıtmak istiyorum kısaca. Geçtiğimiz Pazar günü (16.06.2019) arkadaşım ile tıklım tıklım olan Adalar vapuruna bindik. Vapura Kadıköy’den bindik. Öncelikle vapur ücreti 5.70 gibi bir mevla idi. Bunun nedeni hem adaya gidiyor olmanız hem de 1 veya 2 saat uzaklıkta bir yol kat etmeniz. Ki ücret gayet normal bence. Adalar’a gidecek olduğumuz günü hafta sonuna denk getirmek biraz yanlış ama çalışıyorsanız başka bir seçeneğiniz kalmıyor. İş stresinizi böyle yerlerde atıyorsunuz.


  Burgazada’ya vardığımızda bizi sahil boyunca uzanan marketler, kafeler ve banklar karşılıyor. Burgazada’nın genel nüfusuna bakarsak genç nüfus dışında, yaşlı ve emekli nüfusun çoğunlukta olduğunu gördük. Esnaf insanlar tabi ki turistlerden fazla para kazanma yöntemlerine de başlamışlar. Onun dışında balıkçılık yapan nadir insanlar vardı. Belki o gün rastlayamadım veya mevsimi değildi tam olarak bilmiyorum. Şehre girdiğinizde bir koku geliyor burnunuza. O koku da at boku. Her yer faytonlarla dolu çünkü. Fayton konusu bizce geniş bir konu. Ama çok yanlış bir şey olduğunu düşünüyorum. İnsanlar adaya gezmeye geliyorlar ve faytona binme zorunluluğu hissediyorlar kendilerinde. Halbuki bisiklete de binebilirler veya yürüyebilirler. Faytonlar yüzünden birçok at yorgun, bezgin, hırçın oluyor ve hasta olup, ölüyorlar. Ki bu konuyla ilgili geçtiğimiz zamanlarda yasak gelmişti ama maalesef para için insanlar yine hayvanları kullanmayı kendilerinde zorunluluk ve ihtiyaç olarak görüyorlar. Özellikle yurt dışından buraya gelen turistler tarafından rağbet görmesi için bu tarz eylemlere daha çok başvuruyorlar. Yokuşu çıkamadıkları için şikayet eden insanlar duydum halbuki bedeninle bu eylemi gerçekleştirebilecek güçleri var. Ayrıca istedikleri zaman dinlenme şansları da var ama atlar öyle mi? Onlar o yokuşları çıkarken nasıl acı çekiyorlar, nasıl canları yanıyor, kimse düşünmüyor bunları. Zayıflıktan kemikleri görünüyor hayvanların.

  Allahtan kedilere de bu şekilde yaklaşmıyorlar. Ama eminim ki kediler üzerinden de para kazanılsa, aynı zulmü yapacaklardır. Minnoş kedicikler her yerden çıkıyorlar ve çoğu sahipli. Bu benim çok özel bir şey çünkü benim de bir kedim var.


  Gezimize dönersek arkadaşım ile önce banka oturup kahvaltımızı yaptık, enerji topladık. Getirdiğimiz atıştırmalıkları yedik, çayımızı içtik. Ve gezmeye hazırız.

  İlk rotamız Sait Faik Abasıyanık müzesi olacaktı. Fakat tam oraya giderken, listemizde olan bir diğer yer Aya Yani Kilisesi’ydi. Pazar günü olduğu için ayin günüydü ve sadece antre kısmını görebildik. Kilisenin alt katına inen bir merdiven vardı. Benim dikkatimi çekti. Fakat inmedim. Hem korkunçluğundan tırstım hem de yasak olabileceğini düşündüm. Sonrasında ilk rotamız olarak planladığımız Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ne gittik. Zaten yanılmıyorsam bir üst sokakta kalıyor. Sait Faik’in öykülerini severek okudum, okumaya da devam ediyorum. Türk edebiyatının en önemli öykü yazarlarından birisi. Adapazarı doğumlu yazarın 2. Evi diye belirttiği ev daha içeri adım atmadan insanda güzel anılar canlandırmaya başlıyor. Müzede en çok dikkatimi çeken şey Sait Faik’in çok az fotoğrafı olmasıydı. Belki çok fotoğraf çekilmemiştir yaşarken bilmiyorum ama nedense bana azmış gibi geldi. Evin mimarisi çoğu eski yapı gibi düzenli, tahta zeminli ve hafif gıcırtılı. Ki ben çok severim bu tarz evleri 😊 Sait Faik’in bu evde yaşadığı zamanlarda en çok ziyaretine gelen bir isim varmış. Bedri Rahmi Eyüpoğlu. Kendisi Sait Faik’e birçok armağan bırakmış. Hatta bilen bilir. İkisi de zamanında aynı hikayeyi konu almışlar. Ama bunu anlatmayacağım. Müzede bununla ilgili bir yazı var okuyabilirsiniz.  Ayrıca kimin yaptırdığını hatırlamıyorum ama yüzüne ait bir kalıptan maske yaptırılmıştı.
Sait Faik Abasıyanık Müzesi Bahçe Önü
Bahsettiğim Maske



 Sait Faik’in yemek odasında dikkatimi tavla çekti. Dolabın en altında köşede ben buradayım diyordu tavla. Yazarın yatak odasına girdiğimde o dönemde yaşamak nasıldı acaba diye düşündüm. Düşünsenize evinizde sadece kitaplarınız, tavlanız ve yanınızda bir dostunuz var ve hep böyle yaşıyorsunuz. Teknolojiden uzak. Ki bence çok güzeldir. Öyle yaşayarak üretmeye ve düşünmeye fazlaca zamanınız kalıyor. Odada bir de çalışma masası vardı haliyle. Masada yaklaşık 10 adet kitap vardı. Birkaç tanesi kendisine aitti. Diğer kitaplar aklımda kalmadı. Çok düzenli ve sistematikti. Bodrum katındaki oda çok güzeldi. 2 adet koltuk vardı. Biri büyük, diğeri küçük ve bir de masası. Oradan manzaraya bakıp kim bilir neler hayal ediyordur.
Yemek Odası'ndaki İlginç Vizon Sehpa

 Bir diğer odada Sait Faik’e ait mektuplar vardı. Ona yazılanlar ve onun yazdıkları. En çok dikkatimi çeken şey ise Varlık dergisinden gelen mektuplardır. Kendisinin Varlık’ta hikayeleri yayınlanmıştır. Yazı biçimi çok güzeldi. Aralarında Orhan Veli ve Yaşar Nabi’den gelen mektuplar da vardı.
Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun Sait Faik'e Armağanı 

Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun Sait Faik'e Armağanları

Sait Faik'e Ait Eşyalar

Sait Faik'e Ait Eşyalar

                                                           Sait Faik'e Ait Eşyalar





  Müze tahmin ettiğimden de doluydu. Bu güzel bir şey 😊 Diğer rotamız belliydi fakat biz bulamadık. Hristos Tepesi idi. Fakat biz başka bir tepeye çıktık. Normalde çıktığımız yerde kilise olarak bir yer gösteriyordu ama kilise yerine bir ev vardı. Arkadaşımın haritada bulmuş olduğu bir yerdi ve felaketti resmen tepeye çıkmak. Çok yüksek ve sıcak olduğu için neye uğradığımızı şaşırdık. Size tavsiye bilmediğiniz bir yere her zaman gitmeyin :)  Çıktığımız yerde sadece 4 kişi ve atlar vardı. Atların otlak alanıydı büyük ihtimalle. Biz de Burgazada’yı tepeden izlemeye karar verdik ve bir süre denize karşı dinlendik. Daha sonrasında aşağı sahile indik ve bir sürede orada dinlendik. Orada da en dikkat çekici yer evler oldu benim için. Çok fazla satılık daire vardı.





  Derken 14:00’de Kadıköy’e dönüş yaptık. Diğer adalara nazaran burası daha az kalabalık bir adaydı. Biz adanın diğer tarafını gezemedik, yorulduk ve zaman çok yoktu. Ama denize girmek için oldukça uygun bir yer olduğunu düşünüyoruz. Bir sonraki rotamızda görüşmek üzere. Eğlence ve sükunet ile kalın. :)




Yorumlar

Popüler Yayınlar