Çalış Köle! Senin Tembel Olmaya Hakkın Yok!!


Bugün sizlere Paul Lafargue'nun ''Tembellik Hakkı'' kitabından bahsedeceğim. Santiago doğumlu yazar Karl Marx'ın kızı Laura ile evlenmiş zamanında. Fransa'da Sosyalist parti kurmuş ve orada yaşamaya devam etmiş.
Öncelikle size kendi memleketimden örnekler vereceğim. Ben Orduluyum ve benim memleketimde en çok kadınlar çalışır. Kadınlar hep ayaktadır, hiç oturmazlar. Otursalar da içleri rahat etmez. Çünkü çocukluklarından beri çalışmaya alışık oldukları için sürekli çalışmak onlara rutin bir şey gelir. Ee diyeceksiniz erkekler ne yapıyor? Onlarda çalışır tabi fakat her zaman değil. Yani en azından benim ailemde ve sülalemde gördüğüm şey bu. Dedem ve babaannem hariç ama. Babaannem dedemin bir dakika oturmasına izin vermez. Çünkü kendi de oturmaz. Yemek yerken ''Kalk der, yapılacak işler var. Hızlı ye, bana yardım et.'' Ya da Gürcüce ''Adeki go'' der. ''Hadi kalk'' demektir. Bizdeki Gürcüce biraz Türkçe ile karışık söylenir :) Neyse bu durum sadece onlarda geçerli olsa da böyle aileler var mı var. Benim bildiğim bu kadar. Kadınların her zaman çalışmasına gelirsek; kadın tarlada eşiyle ve ya kuzeniyle çalışır, eve gelir yemek hazırlar, sofrayı kurar yine yemek yemeden hizmet eder. Ben böyle gördüm büyüklerimden. Ama asıl olan bu değil bana göre. Her iki tarafından da eşit şekilde çalışması makbuldür. Neyse burada anlatmak istediğim kadın ve ya erkek ayrımı değil, burada kadınların dinlenememesinden yakınıyorum aslında. Konumuza eş değer olduğundan anlatmak istedim.
Paul'a dönersek kendisi sosyalistliğin yanı sıra materyalist ve ateist bir insanmış. Çalışmaları daha çok İşçi Partisi'ne olmuş. Genç iken devletin değişmesi gerektiğini düşünen Paul, artık toplumun değişmesi gerektiğini savunuyormuş. Dinle bilimin uzlaşamayacağını, Tanrı'nın bilimi gereksiz bulduğunu savunurmuş.



Derken 1871 yılında ''Komün'' adında sınıf uyanır. Hükümet ayaklanan sınıfı kanla susturur ve Paul tutuklanacağını anlayınca İspanya'ya kaçar. Burada Karl Marx'ın Kapital adlı eserinin çevrilmesine yardımcı olur.
1880'de artık Londra'dadır ve ''Tembellik Hakkı'' adında bir tefrika yayımlar. Bu tefrikada her şeyi anlatamaz Paul. Herkes tarafından ''yabancı'' diye nitelendirilir ve eşi ile Almanya'ya sürüklenir. Burada evlerindeki koltukta ikisinin de cesedi bulunur. İntihar etmişlerdir.
Paul, çalışmanın kutsal bir şey olmasını savunmaz. Ona göre kapitalist toplumda çalışma, her türlü düşünsel yozlaşmanın, her türlü örgensel bozukluğun nedenidir.  “… işçi sınıfı, dünyadaki tüm uygar ulusların üreticilerini bağrında toplayan o büyük sınıf, bağımsızlaşarak insanlığı kölece çalışmadan kurtaracak ve insan-hayvanı özgür bir varlık durumuna getirecek olan işçi sınıfı, ne yazık ki tarihsel ödevini unutup içgüdülerine ihanet ederek, kendini çalışma dogmasına kurban etmiştir. cezası sert ve korkunç olmuştur. tüm bireysel ve toplumsal yoksulluk, çalışma tutkusundan doğmuştur.”


Paul çalışma saatlerine de karşı çıkan bir yazı yazmıştır. 19.yüzyılda 17 saate varan süreler.. 

Aslına kitabın tamamı okumanız için sizi davet ediyor. İnsanların makineleri robotlar gibi çalışmasına sizler de kızıyorsunuz. Sizler de patronlarınız için saatlerce endişe ve üzüntü ile ellerinizi, kollarınızı, kafanızı hatta bedeninizi ortaya koyuyorsunuz. Ve bunlar sadece yaşamak için belki de daha iyi yaşamak için. Çoğumuz mecburiyetten, paradan, geçim sıkıntıından, ekmek parasından ve çocuklarının geleceğini düşünmekten ötürü çalışıyor. Nerdeyse kimse sevdiği için çekmiyor o sevmediği suratları, sevmedikleri insanların ağız kokularını. Belki de birileri daha çok takdir edilmek için çabalıyor bu kadar. Takdir edilince egoları tavan oluyor ve daha havalı bir insan konumuna geliyor çünkü. Oysa gerçekten sevdiğimiz için çalışıp, çabalasak ne kadar güzel olacak hayatımız. İnsanlar birbirlerini para için öldürmeyecek, gece işten çıkan kadınlarımızı namus bahanesiyle katletmeyecek, belki de çocuklarımız geleceklerine umutla bakacak. İnsanların kendilerine ait zamanları kalacak ve o zamanlarda çocukları ile ilgilenecek, arkadaşları ile vakit geçirebilecekler. En önemlisi kendilerine de zaman ayırıp hayatlarını sorgulamak için düşüncelerde bulacaklar kendilerini...
Daha da önemlisi birbirlerini sevmeyi öğrenecekler... En başta kendileri olmak üzere. Aldığı puandan ötürü intihar etmeyecek. Daha iyi bir iş için uğraşmayacak, ter dökmeyecek. Çünkü girdiği işte mutlu olacak. Ona dayatılmayan, kendisinin öz ve öz kendisinin sevdiği bir işte.




Yorumlar

Popüler Yayınlar