Seaspiracy Belgeseli Işığında
İnsanın bir kez daha ne kadar acımasız varlık olduğunu gösteren bir belgesel izledim. Seaspriacy. 2021 Netflix yapımı film büyük araştırmalar sonucu ortaya çıkmış ve oldukça zor şartlar altında çekilmiş. Ali Tabrizi'nin yapımcılığını üstlendiği filmde birçok örgütle ve kurumla röportaj yapılmış ve birçoğu da röportaj yapmayı reddetmiş.
Ali Tabrizi'nin çocukluk döneminde balıklara ve okyanuslara olan merakıyla başlayan bu araştırmalar okyanuslar, okyanustaki canlılar, neden öldükleri ve plastiklerin okyanuslara ne gibi zararları olduklarını gösteriyor. Çok masume düşünceleri ile yola çıkan Ali Tabrizi gördükleri ve duydukları karşısında ne yapacağını şaşırıyor ve sizi de şaşırtıyor.
Filmde bir konu değil, birden fazla konu işlenmiş. Öncelikle kullandığımız, attığımız plastiklerin okyanuslara nasıl zarar verdiğinden bahsediyorlar. Bununla ilgili birçok makale, birçok haber ve birçok örgüt görüyoruz zaten, hepsinde plastik pipetlerin kullanımından bahsediyorlar. Ama plastik pipetler okyanuslara sadece 0.03 oranında bir zarar veriyor. Bu zarar balıkçıların kullandığı av ağlarından çok çok az. Çünkü bu ağlar okyanuslara %46 oranında zarar veriyor. Ama gelin görün ki hiçbir çevreci örgüt ya da kurum bundan bahsetmiyor. Bizler bugüne kadar kullandığımız plastikler yüzünden canlıların öldüğünü söyleseler de belgeselde bunu canlı olarak görebiliyoruz. Ticaret için yapılan balık avlanmaları okyanusa zarar veriyor. Evet plastikler de veriyor ama neden oran olarak fazla olan balıkçı ağlardan bizlere bahsedilmiyor? İşte Ali Tabrizi belgeselde bunu öğrenmek için gittiği kurum ve örgütlere bunları sorduğunda pek de cevap alamıyor. Hatta kendisine kamerayı kapat diye tepki gösteriyorlar.
2.olarak tükettiğimiz ton balıklarını üretmek için ne kadar yunus öldürdüklerinden ve yunuslar diğer canlıları yediği için öldürülüyor bahanelerinin de yalan olduğunu gösteriyor. Dünyanın belli yerlerinden yunusların nasıl katledildiğini görüyoruz. Bunun faturasını da tüketiciye kesiyorlar haliyle.
3.olarak kanlı karidesleri toplayan kişilerin kölelerden oluştuğunu ve kölelere de çeşitli zulümler yapıldığı ile ilgili. Bu sadece bunun için geçerli değil tabi. Sonuçta tüm bunlar ticari amaç elde etmek için yapılan şeyler. Herkes para kazanmaya, aç karnını doyurmaya çalışıyor. O yüzden bunların olması gayet normal diyorsunuz.
Çok fazla detaya inmeden böyle bir belgesel size neler katacak ya da katmayacak bilemiyorum. Çünkü bir film ne kadar gerçekçidir bilmiyorum. Ama anlatılanlar bana mantıksız gelmedi. Sadece inanıp inanmamak size kalmış. Bizlere anlatılanların dışında bilgiler içerdiği için ben izleyip kendim görmek istedim. Ama şunu biliyorum ki bir şeylerin suçunu tüketiciye atmak oldukça basit. Bizler kurban değiliz. Ama bazı şeyleri de araştırmamız için, düşünmemiz için gereken her şeye sahibiz.
Yorumlar
Yorum Gönder