Bir Tuş Ne Kadar Tehlikeli Olabilir Ki?

 Orhan Umut Gökçek'in Tuş kitabını okudum. Çok önceden alıp okumayı istemiştim ama fırsat olmamıştı. 

Çok da spoiler vermeden, düşüncelerimi paylaşmak isterim. 

İnsanız ve her şeyi merak ediyoruz. Merakımız anlık kalmadan, her geçen gün daha da artıyor. Ama bu merak duygumuzu iyi şeylere değil, nedense hep iyi olmayan şeylere doğru yöneltmeye çalışıyoruz. Kitabı okumaya başladığımda, dedim bahsedilen tuşlar güzel dünyalar açıyor insana fakat tam tersi bir etki yaratıyor kitapta. Merak duygusunu kitabın her sayfasında ''Hayır, yapma, sen bari yapma'' şeklinde kendimce söylenerek tatmış oldum. Burada ilk aklıma insanların meraktan her şeyi denedikleri, hiç bir şeyden geri kalmadıkları sosyal medya videoları geldi. Örnek verecek olursam, birisi manifest adı altında bir paylaşım yaptıktan sonra her yerde karşımıza manifest videoları ve reklamları çıkmaya başladı. Sonra bu durum çığ gibi büyüyüp, manifest adı altında satış yapanların büyük ve saçma paralar kazanmasına dönüştü. Saçma diyorum çünkü manifest yeni bir şey değil, her zaman hayatımızda olan bir şeydi. Olumlu düşünme deniyordu buna, yani ben böyle biliyorum. Merak ile bunun ne alakası var diyeceksiniz, birçok insan, bu videoları izledikten sonra, sırf meraklarından yapmadıkları şey kalmıyor. Saçma sapan videolar çekiyorlar, saçma davranışlar sergiliyorlar ve hepsi popüler bir kelimenin insan üzerinde yarattığı bu denli etkiden dolayı. Bu durum merak duygusunu bana göre iyiye kullanamayan insanlar için. Kitapta da buna benzer bir durum yaşanıyor, bir kişi tuşa basıyor, bir şey yaşıyor ve sonra diğer herkes meraktan tuşlara basmaya çalışıyor. Yani birisi kuyuya bir taş atıyor, 40 akıllıyı bırak, 1 tane akıllı bile yok, çıkaramamış gibi. 

Başka bir düşüncem de, kitabın pandemiden sonra yazıldığını bildiğimiz için pandemi dönemine çok güzel atıfta bulunuyor. Bir nevi yaşanılan şeylerin unutulmaması için sanki. Ekonominin, yaşadığımız şaşkınlıkların, üzüntülerin, pişmanlıkların yaşandığı zamanlar. 

Bunların haricinde, tuş hayatımızın büyük bir alanını kapsıyor. Şu an bile bunları yazabilmek için tuşları kullanmam gerekiyor. Tabi buradaki tuşlar ile oradaki tuşlar aynı değil. Ama bana göre çıkarımları aynı olabilir. Sadece bilgisayar tuşları değil, her gün , her an bizimle beraber varlığını koruyan telefonlarımızın her tuşu bizim için çok kıymetli. Onlar bizi kötülüğe ve iyiliğe sürüklüyor. Hayatımızın büyük bir parçası. Bunu metafor olarak kullanmak bence çok dahice. Böyle bir hikaye oluşturmak da, hayal gücü açısından beni oldukça tatmin etti. Her gün karşımıza çıkan reklamların hikayede işlenmesi, böyle suratımıza doğru bu gerçeği yansıtması oldukça yıkıcı da olsa, maalesef yaşadığımız gerçekler bunlar. 


  

Yorumlar

Popüler Yayınlar